Alevilik ve Bektaşilik Araştırmaları Sitesi

  • Full Screen
  • Wide Screen
  • Narrow Screen
  • Increase font size
  • Default font size
  • Decrease font size

Aleviliğin Yazılı Kaynakları ve Alevi Buyrukları Hakkında

Yazdır PDF

arslan
Konunun uzmanlarınca hemfikir olunduğu üzere Alevilik daha çok sözlü gelenek yoluyla günümüze ulaşmıştır ve toplumsal koşullar bunu zorunlu kılmıştır. Sünnilikten farklı olarak kendine özgü toplumsal kurumlar geliştiren Alevilik daha çok saz ve söz birlikteliğine dayanan sözlü gelenek aracılığıyla yüzyıllardır devam edegelmiştir. Sözlü geleneğin ağırlığından ve toplumsal yapıdan dolayı olsa gerek, Aleviler arasında varolan sınırlı sayıda yazılı eser de adeta kutsal bir niteliğe bürünmüştür. Alevilerce “Buyruklar alelade kitaplar olmayıp, “Erenlerin Buyruğu”durlar” ve onlar kutsaldır, onlara büyük saygı duyulur. Kaldı ki herkeste de bu kitaplar bulunmaz. Zaten bu kitaplarda yer alan ifadelerin1 yanısıra, alan araştırmalarından elde edilen veriler de bu yöndedir. İşte burada sır meselesi söz konusu olmaktadır. “sırrı faş” etmemek yani açıklamamak, Alevilerin kentleşmeden önceki en önemli özelliğiydi. Kentleşme sonrası bu durum değişmekle birlikte, hala bu geleneği koruyan insanlar da bulunmaktadır. Yapılan yayınlar ve kentleşme olgusu çerçevesinde ortaya çıkan yeni sosyal yapılanma Aleviliğin de bu yeni ortama adaptasyonuyla sonuçlanmıştır. Bu hızlı değişim ortamında hala sözlü geleneğin aktarıcısı konumunda olan yaşlı kuşaklar, ozanlar/aşıklar ve dedelerin zihinlerinde varolan bilgiler büyük önem taşıyor. Sözlü geleneğin mutlaka alan araştırmaları ile derlenmesi ve kaydedilmesi büyük önem taşımaktadır. Aleviliğin Sözlü geleneğinin değişik cephelerine ilişkin verilerini sunan ciddi bir çalışma da ne yazık ki bugüne kadar yapılmamıştır. Ayrıca Sözlü geleneğe ilişkin verilerin sağlanması da pek kolay değildir. Hele Aleviler gibi tarihsel ve sosyal koşullar nedeniyle içine kapanık bir toplumsal yapılanmaya sahip ve kendilerinin dışındaki kimi egemen inanç gruplarınca horlanmış toplulukların inançları sözkonusu olduğunda bilgi elde edinebilmek daha da zor olmaktadır. Yüzyıllardır kapalı bir toplumsal yaşam sürmüş olan Alevi kitleler, inançlarına ve tarihsel geçmişlerine ilişkin bilgileri de kutsal kabul etmiş ve bunların kendilerinden olmayan kişilere açıklanması tabu olarak görülmüştür.

Devamını oku...

2013 DÜNYASINDA “YAVUZ” MU “YUNUS” MU!

Yazdır PDF

1500’lü yılların acımasız siyasi ilişkileri çerçevesinde, dinin nasıl kullanıldığını Yavuz da dahil Osmanlı padişahlarının, -halife olan olmayan- hiç birinin Ehl-i Sünnet’e göre İslam’ın beş şartından biri olan “Hacca gitmek” şartını yerine getirmediklerini tarihten biliyoruz. Bizim anlı şanlı ilahiyatçılar ve tarihçiler söz buraya gelince, kılıktan kılığa, renkten renge girip neden hacca gidilmediğine bahaneler bulmak için kıvranır dururlar. Kardeşlerini, babalarını, vezirleri acımasızca öldürüyorlar, haremin hali ortada, ama nedeni şudur, diye boşuna çabalarlar! İslam doğruluğu emretmiyor mu? Bu nasıl dürüstlük, güzel ahlak! Bu nasıl din anlayışı, demek ki din bunlar için bir elbiseden, biçimden ibaret araçtır.

Emevi Kralı zalim Muaviye de Sıffin Savaşı’nda yenileceğini anlayınca nasıl Kur’an-ı Kerim’in sayfalarını mızraklara saplamamış mıydı? Neymiş Kur’an hakem olsunmuş? Bir insan hangi dinden, mezhepten, meşrepten, ırktan olursa olsun, yalancılığı, tarafgirliği normal bir şey gibi görüyor ve dününü, bugününü ve yarınını bunun üzerine bina ediyorsa vay o insanın haline! Vay bu insanların oluşturduğu topluluğun haline!

Bugün hala bu ülkede Yavuz’un Osmanlı’nın sonunu hazırlayan mezhepçi yönetim anlayışını görmek yerine, “keşke Yavuz Anadolu’da Kızılbaşların kökünü kazısaydı” diye TV ekranlarında konuşan insanlıktan ve bilimden nasipsiz zevat arzı endam edebilmektedir. Ben burada bu tarihçi bozuntularının isimlerini dahi vermek istemiyorum. Bu zavallılara sadece şunu soruyorum:

Devamını oku...

Ünlü Tarihçi Prof. Dr. Oktay Efendiyev’in Hakk’a Yürüyüşünün Ardından

Yazdır PDF

2013 yılının 26 Şubat gecesi Azerbaycan’ın ve Türk Dünyasının değerli tarihçilerinden olan ve tüm akademik hayatını Kızılbaşlar’ın ve onların önderi Şah İsmail Hatayi’nin tarihine adayan Prof. Dr. Oktay Efendiyev 87 yaşında Bakü’de vefat etmiştir.


Oktay Efendiyev 26 Mart 1926 yılında Bakü şehrinde doğdu. Babası Abdü’l-Kerim Bey coğrafya öğretmeni, annesi Kübra Hanım doktor olmuştur. O.Efendiyev 1950 yılında eski Sovyetler Birliği’nin en kaliteli yüksek eğitim okullarından olan Moskova Şarkiyat Enstitüsü’nü bitirmiş, bunun ardından bir yıl boyunca Azerbaycan Bilimler Akademisi’nin Dilçilik Enstitüsü’nde ilmi sekretar olarak çalışmıştır. 1951 yılında tekrar Moskova’ya gitmiş ve orada Sovyetler Birliği Bilimler Akademisi’nin Şarkiyat Enstitüsü’ne doktora öğrencisi olarak faaliyete başlamıştır. 1955 yılında Moskova’da “XVI. yüzyılın başlarında Safevî Devleti’nin kurulması” mevzusunda doktora tezini savunmuştur. Daha sonra Bakü’ye dönmüş ve Azerbaycan Bilimler Akademisi Tarih Enstitüsü’nün Azerbaycan’ın Orta Çağlar Tarihi Bölümü’nde çalışmaya başlamıştır.  1969 yılında “Azerbaycan Safevîler Devleti XVI. asırda” isimli çalışmasına göre profesör adaylığını kazanmıştır. 1975 yılından vefatına kadar Azerbaycan’ın Orta Çağlar Tarihi Bölümü’ne başkanlık yapmıştır. 1993 yılında profesör kadrosuna atanmış, 2001 yılında ise Azerbaycan Milli Bilimler Akademisinin Muhabir Üyesi seçilmiştir. Sovyetler Birliği döneminde Bakü Devlet Üniversitesi Tarih Fakültesi’nin, 1992-1993 yıllarında Türkiye’nin Marmara Üniversitesi’nin, 1993-1998 yıllarında Bakü’deki Hazar Üniversitesi’nin öğretim üyesi olmuştur. 1994-2004 yılları arasında Hazar Üniversitesi’ndeki Kafkasya ve Merkezi Asya Araştırmaları Enstitüsü’ne başkanlık yapmıştır. 2006-2007 yıllarında Azerbaycan Cunhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Ali Attestasyon Komisyonu’nda (Azerbaycan’daki AAK Türkiye’deki YÖK gibi bir kuruluştur) Tarih Kurulu’nun başkanı görevinde bulunmuştur. Ayrıca, Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi Tarih Enstitüsü Bilim Kurulu’nda, Hazar Üniversitesi Bilim Kurulu’nda ve Azerbaycan Millî Ansiklopedisi Redaksiyon Heyeti’nde üyelik yapmıştır. Akademik başarılarından dolayı Sovyetler Birliği’nin ve Azerbaycan Cumhuriyeti’nin resmi devlet teltifleriyle ödüllendirilmiştir.

Devamını oku...

Devran Programı 21. Bölümü'nde Zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersleri

Yazdır PDF

İMC TV'de Devran Programı'nda Zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersleri ele alındı. Programa Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Yaman konuk oldu. Derslerin izlediği tarihsel sürecin yanısıra, derslerin içeriği ve  son olarak YGS Sınavında sorulan musahiplik sorusuyla da gündeme gelen tartışmalar ele alındı.

20130403 devran 21 ali yaman

Devran 21.Bölüm: Zorunlu din dersi - YGS... kaynak imctv

BAKÜ’DE ULUSLARARASI ŞAH HATAYİ-SULTAN SELİM SEMPOZYUMU GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Yazdır PDF

logo

Merkezi Bakü’de bulunan ATEV (Azerbaycan Türk Evi) tarafından 05-06 Nisan 2013 tarihleri arasında Uluslararası Şah Hatayi ve Sultan Selim Sempozyumu gerçekleştirildi. Sempozyuma ağırlıklı olarak Azerbaycan ve Türkiye’den konuyla ilgili önemli çalışmaları olan bilim adamları katıldılar. Bakü’de Excelsior Oteli Konferans Salonunda düzenlenen sempozyum, Azeri Türk Kadınlar Birliği Genel Başkanı Tenzile Rüstemhanlı’nın açılış konuşmasıyla başladı. Yine sempozyumda Azerbaycan siyasetinin önemli simalarından Sabir Rüstemhanlı ve AVF Başkanı Doğan Bermek de birer bildiri sundular. Ayrıca sempozyumun ikinci günü akşamında Hatayi deyişlerine yer verilen bir de konser düzenlendi.

Sempozyuma katılan bilim adamları arasında editörümüz Doç. Dr. Ali Yaman’ın yanısıra, Prof. Dr. Ahmet Taşğın, Prof. Dr. Yakup Mahmudov, Prof. Dr. Fazıl Şahin, Prof. Dr. Remzi Kılıç, Prof. Dr. Saffet Sarıkaya, Prof. Dr. Ahmet Taşğın, Doç. Dr. Saadet Şıhıyeva, Yrd. Doç. Dr. Namık Musalı, Doç. Dr. Dilaver Azimli gibi Türkiye, Azerbaycan Elmler Akademiyası ve üniversitelerinden kırk kadar bilim insanı yer almaktadır.

Sempozyumda Şah Hatayi ve Sultan Selim’in tarihsel şahsiyetlerinin yanısıra 2014 yılında 500. Yılı olacak Çaldıran Savaşı da ayrıntılı olarak ele alınan konulardandı. Sempozyum düzenleme komitesi tarafından, sempozyum bildirileri kitabının en kısa zamanda yayınlanarak, sunulan önemli bildirilerin kamuoyuna da ulaştırılacağı açıklandı. ATEV yöneticileri ve Azeri Türk Kadınlar Birliği Genel Başkanı Tenzile Rüstemhanlı’nın öncülüğünde gerçekleştirilen bu sempozyum ayrıca önemli bir ilk olma özelliğini de taşımaktadır. Bir kutuplaşma konusu olarak görülen iki önemli tarihsel şahsiyet, bilimsel bildirilerle ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır.

 

Devamını oku...

Sayfa 5 / 9

You are here: Anasayfa