
(Hilmi Ziya, “Anadolu’da Dini Ruhiyat Müşahedeleri”, Mihrab Mecmuası, Sayı 13-14, İstanbul,1340-1924.)
Hilmi Ziya
Hazırlayan: Ahmet Taşğın
(02.12.2001)
MEDHAL
James’in bir ifadesine göre: “marazi haller, zihni hayatın bazı anasırını, her zaman kendilerine muhit olan diğer hadiselerden tecrit ederek, bizzat müşahede etmekliğimizi temin ederler. Bedenin teşrihinde mikroskobun gördüğü bir vazifeyi bunlar ruhun teşrihinde görürler.”(1) Bu mütalaa, son devir ruhiyatçılarının marazi şuura ne kadar ehemmiyet verdiklerini gösterir. Pierre Janet, nevrozları tetkik suretiyle hakiki ruhiyata varılacağından bahsetti. Hatta Blondel daha ileriye giderek nevropat-ı içtimaiyeye mukabil ferdi ve ruhu hadisenin esası olarak vazediyordu. Diğer cihetten içtimaiyatçılar, iptidai cemiyetlerdeki sihirbazdan mütekamil cemiyetlerin dahisine kadar bütün ferdi ve deruni kuvvetlerin izahından vazgeçmeye temayül ediyorlar.
Delacroix, ruhiyatın hududunu dini hadiselere teşmil ederek James’in “dini tecrübe”deki usulünü, bazı tadilatla tatbik etti. Sihrin, büyünün teşekkülünde ferdi amillerin tesirini itiraf suretiyle Hubert ve Mauss, Durkheim mektebinden kısmen ayrılıyorlardı. James, alelade dini haletin nevropatta en parlak, en mükeşşef olarak gözüktüğünü söylüyordu. Bu kanaat, dini ruhiyatta da marazi şuurun ehemmiyeti olduğunu gösteriyor.
Esasen, bütün senesterizik haletin, insandan başka hiçbir zi-ruhta bulunmayışı bu ciheti müeyyid değil midir? Uzvi veraset, hayvanatta cümle-i asabiye hastalıkları denilen nevi şimdiye kadar arz etmemiştir. İşte yeni bir ruhiyatın tesisi hususunda Janet ve Blondel’e hatta Freud’a cesaret veren işte bu cephesidir. James için bile uzviyette cümle-i asabiye inkişaf ettikten ve muhtelif marazi eşkal aldıktan sonradır ki faaliyet-i ruhiye başlamıştır.
İnsanla hayvanı tefrik eden en mühim vasıflardan biri asabiyettir. İnsana “hayvan-ı asabi” demek bu nokta-i nazardan yanlış bir şey olmasa gerektir. Bütün hadisat-ı ruhiye hissen muharrik (sensari-matrise) bir suretle zahir olur. Bunlar ise yalnız cümle-i asabiyede tekevvün ederler. Ancak bir tehlike karşısında harekete gelen ve kızan hayvana mukabil, insanın asabı daima hal-ı faaliyette, yahut bir çok marazi şekillerde bulunabilir. Hasılı Blondel’e hak verdirecek derecede denebilir ki, ruhi hadisatın hemen kısmı azamı deruni, marazi tezahürle de kendisini gösterir.