Alevilik ve Bektaşilik Araştırmaları Sitesi

  • Full Screen
  • Wide Screen
  • Narrow Screen
  • Increase font size
  • Default font size
  • Decrease font size

Araştırmalar Türkçe

Makalelerde yer alan görüşler yazarlarına aittir. Alevilik-Bektaşilik Araştırmaları Sitesini bağlamaz.

Fergana Vadisi'nde Saçlı İşanlar Hareketi ve Yasevilikle Bağlantısına Dair

Yazdır


Büyük mutasavvıf ve Pir-i Türkistan, Hazret-i Sultan gibi lakablarla anılan Ahmed Yesevi tarafından kurulmuş olan Yesevi Yolu, tarihsel süreç içerisinde Orta Asya başta olmak üzere Türklerin yayıldığı coğrafyalara doğrudan veya dolaylı olarak etkilerde bulunmuştur. Böylece Yesevilik ya başka adlar altındaki sufi tarikatleriyle yaşamayı sürdürmüş veya başka tarikatları ayin ve erkan bakımından etkilemiştir. XX. Yüzyıla gelindiğinde Orta Asya’da faal olan ve Yesevilikle bağlantılı denilebilecek dini topluluklar Laçiler ve Saçlı İşanlar olmak üzere ikiye ayrılabilir. Bu toplulukların yoğunlaştığı bölge Fergana Vadisi olarak bilinmekte olup Orta Asya’da İslam denilince ilk akla gelen bölge olmaktadır. Bunun nedeni ise bölgenin tarihinde ve sosyo-ekonomik yapılanmasında aranmalıdır.

Fergana Vadisi’nde yoğunlaşmış olan Laçi tarikatına mensup toplulukları başka makalelerimizde ele aldığımız için burada değinmeyeceğiz. (Yaman, 2004a, 2004b) Saçlı İşanlar hakkında sınırlı sayıda Rusça kaynak dışında literatürde ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır. Batıdaki ve Türkiye’deki konunun uzmanları ise bu kolu A. Bennigsen’in çalışmaları ile duymuşlardır. Bunların dışında pek bilgi bulunmamaktadır. Biz burada gerek Sovyet dönemi kaynakları gerekse bölgedeki alan çalışmalarımıza dayanarak Saçlı İşanlar hakkında bilgiler sunmak istiyoruz. Yesevilik araştırmalarımız çerçevesinde Sovyet kaynaklarını[1] incelerken bazı araştırmacıların bu tarikatı Yesevilikle ilişkili veya onun bir kolu olarak sunmaları üzerine bu konu hakkında daha ayrıntılı bilgi edinme ihtiyacı duymuştuk. İşte bu makale bu çalışmayla ortaya çıkan bulguların giriş niteliğinde genel bir sunumu olarak görülmelidir. Saçlı İşanlar (Rusça: Волосатых ишанов, Kırgız Türkçesi: Çaçtuu Eşandar) Fergana Vadisinde ortaya çıkmış ve bugün bize göre artık aktif olmayan bir hareketin adıdır.

Devamını oku...

Muharrem Arefesi Dostları

Yazdır

aaa_aykan1.gif
Muharrem kimileri için matem ayıdır, kimileri içinse telaş ayı. Zilhicce’den Muharrem’e ilerlediğimiz şu günlerde Türkiye siyasetinde yine ev ödevlerini ihmal etmiş bir öğrencinin mahcubiyeti söz konusu. Aleviler’in eşit yurttaşlık taleplerine, temel hak ve özgürlüklerine ilişkin tatmin edici tek bir adım atmayı beceremeyen bir hükümet ve meclis, Kadıköy’deki yüzbinleri duymamakta ısrarcı. Siyasi partilerimiz gerekli yasal ve anayasal değişiklikler için ortak bir adım atmaktansa, Aleviler’i en çok sevenin kendileri olduğunu haykırmaya devam ediyorlar.

Aleviler ise mırıldanmakta: “Neyleyim ben böyle yâri, bana söylenmeyen diller mi kaldı, yanarım yanarım boşa yanarım.” Kendilerine duyulan sevginin ne büyük bir sevgi olduğunu Aleviler bu sene de yakından hissettiler. Sultanbeyli’de cemevini yıkmaya yeminli bir belediyenin dozerlerine karşı uykusuz gecelerde tetikte bekleyen Aleviler, artık mahallelerinin yeni ismi olan “Yavuz Sultan Selim”e alışmaya çalışıyorlar. Kendilerine gönderilen bu sevgi mesajını almamış olmalarından endişe eden bir belediye zabıtası “Yavuz Selim size az yapmış, bir Yavuz daha lazım” diyerek muhabbetlerinin derinliğini ifade ediyor.

Devamını oku...

Ali Pir Civan Ocağı

Yazdır PDF

aaa_gulbaba.gif
İsmail Onarlı

(13.09.2001)

Amasya - Çorum - Tokat bölgesiyle ilgili Alevilik araştırmalarım 1974 yıllarında başlamıştır. 1984’te yerel sözlü araştırma ve yazılı tarihi kaynakları incelemem sonucu; Baba İlyas,Baba İshak, Piri Baba, Koyun Baba, Şeyh Çoban, Atufi Hayrettin Hızır, Rumi Dede, Kemal Dede, Sucu Hatun, Serçoban, Garip Dede, Hamza Dede, Ukkâşe Sultan, Kum Baba, Muhammed Dede, Gani Baba, Elvan Çelebi, Sıtkı Baba, Kul Fakır, gibi onlarca dede, baba, ozanın menkıbelerini derleyerek nesnel olarak değerlendirerek bazı bölümlerini yayınladım.(1-5) Yine, Türkmen Alevi Babalarına ilişkin araştırmalarım halen devam etmektedir.Bu makalemle de adı yöre dışında pek fazla bilinmeyen: Genç yaşta bacısı ile Hakk’a yürüyen bir ulu zatın yaşam öyküsünü söylencelerden hareketle, tarihsel kaynaklarla ve tarihi zaman kesitine oturtarak örtüştürmeye çalışacağım...

Devamını oku...

Cumhuriyet Sonrası Aleviliğe Genel Bir Bakış

Yazdır PDF

Ali Yaman (İstanbul Üniversitesi)

Aleviler yüzyıllarca Osmanlı idaresinden baskı görmüş bir topluluk olduklarından yeni cumhuriyet idaresini coşkuyla karşıladılar. Cumhuriyetin ilk yıllarında gerçekleştirilen reformlar ise onları bütünüyle olmasa da memnun eden reformlardı. Eğitim birliği yasası, yeni alfabenin kabulü, şeyhülislamlık kurumunun kaldırılması, kadın-erkek eşitliğine yönelik düzenlemeler, halifelik kurumunun kaldırılması ve laik esaslara dayalı bir hukuk sistemine yönelinmesi Alevileri hoşnut eden gelişmelerdendir.

Ancak Alevileri üzen gelişmeler de yaşanmadı değil. Bunlardan 1921’de meydana gelen Koçgiri olaylarında yoğun şiddet uygulandı. Yine 1925’te tekke ve Zaviyelerin kapatılması ile de Aleviler olumsuz yönde etkilendiler. Alevilerin toplanma yerleri genellikle tekkelerinin ve ocaklarının bulunduğu yerlerdi. Sünniler bu yerler kapatılınca camilerde aynı işlevleri görürlerken Aleviler böyle bir olanaktan yoksun kaldılar ve ibadetlerini yine gizli yürütmek zorunda kaldılar. Son olarak 1937’de Dersim Olayları sırasında da o zamanki idarecilerin oldukça basiretsiz tutumları nedeniyle birçok masum insan acımasızca yokedildi. Bu olay sonrasında aralarında Dedelerin de bulunduğu birçok insan sürgün edilerek Dersim adı Tunceli’ye dönüştürüldü. Aleviler bütün bu olumsuzluklara karşı tepkilerini, ilk başlarda halka yakın bir görüntü sergileyen Demokrat Parti’ye oy vererek gösterdiler. Ancak 1950’lerin ortalarına gelindiğinde Demokrat Parti’nin dini politikaya alet eden ve sünnileri kullanmaya yönelik politikaları üzerine Aleviler 27 Mayıs hareketini desteklediler.

Devamını oku...

"Kıyl u kal" değil bu sefer hakiki Alevi açılımı

Yazdır


Star, 30 Kasım 2008
Türkiye bir Muharrem ayını daha, âdet olduğu üzere, Alevi açılımı lakırdılarıyla idrak edecek. Ama görülen o ki bu sefer mesele kıyl ü kâl’den ibaret kalmayacak. Toplumsal barışı tesis etmek ve milli birlik ve beraberliğimizi mozaikten mermer mertebesine terfi ettirmek için esaslıca ve akçeli bir adım atılacak. Bu adımı sağ ayakla ve besmeleyle atmanın siyasette başarılı olmak için yeterli bir ön hazırlık olmadığına inanan bir Sünni olarak mezhepdaşlarımı uyarmak istiyorum.

El yordamıyla iş kotarmak isteyen ellere araba bir kez daha devrilmeden önce yol göstermek gerek diye düşünüyorum. Son oniki yılını Aleviler’i çalışarak, yaşayarak ve duyumsayarak geçirmiş bir sosyal antropolog olarak meşreptaşlarımın duygularına tercüman olmak şu vurulası boynumun borcu. Her ne kadar Alevilik açılımı Türkiye’de mimarın, mühendisin ve yapsatçının kazma kürekle ve hatta dozerle daldığı bir gül bahçesiyse de haddim olmayarak usulca ve güvercince bu nazenin tarikatte rehberlik etmek asıl dileğim.

Devamını oku...

Sayfa 12 / 21

You are here: Anasayfa